KORKUNÇ YAZGIMIZ: KÜRESEL ISINMA...

Sizce etkileyici Türkçe derslerinin en belirgin özelliği nedir?

27 Aralık 2008 Cumartesi

* İLKÖĞRETİM 7.SINIF TÜRKÇE DERSİ - SINAVA HAZIRLIK


EYLEM-EK EYLEM - CÜMLE ÖGELERİ - ŞİİR TÜRLERİ - DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARI - ÖZNEL VE NESNEL ANLATIM

1. Aşağıdaki cümlelerde düşünceyi geliştirme yollarından hangisine yer verilmiştir?

Dil insanlar arasında anlaşmayı sağlayan doğal bir araçtır.

Arı, on binlerce yıldır aynı işi en kusursuz biçimde yapar: Düzgün, geometrik ölçülerle peteğini örer ve topladığı bin bir çiçek tozundan, bir kimya laboratuarının imbiklerinden daha üstün biçimde balı­nı süzer. Oysa insanoğlu uğraştığı on binlerce işi binlerce yıldır giderek geliştirmekte ve hâlâ en ku­sursuza ulaşmaya çalışmaktadır, işte insan budur.

2. Aşağıdaki paragrafta kullanılan anlatım biçimini altına yazınız.

"İnegöl'de yaşamış bir ressamın, İnegöl'ün resmini yaparken yetmiş yedi ayrı yeşil kullandığı rivayet edilir. Kim bilir, doğrudur belki. Ben, bir ödev çalışması için elime kameramı alıp İnegöl'de dolaşmaya başladığımda fark etmiştim bu renk cümbüşünü. Sanayileşen şehir merkezinden elini eteğini çekmiş yetmiş yedi türlü yeşil, güneybatıya gittikçe, uzaktaki Uludağ'ın eteklerine doğru bir bir çıkıyor karşınıza. Koyu yeşil bir sokak, ardından güneş altında solmuş bir yeşil, bir sokak sonraysa sığ sulardaki yosunları andıran sarmaşıklı çıkmaz sokaklar. Bir yer bu kadar yeşil olabilir. Yeşil, bir yere bu kadar yakışabilir. İnsan, yeşilin yetmiş yedi türünü bir şehre ancak böyle sığdırabilir... (S.İ.) "


3. Aşağıdaki şiirin türü nedir? Nedenini yazınız.

Kalktı göç eyledi Avşar elleri,
Ağır ağır giden eller bizimdir.
Arap atlar yakın eder ırağı,
Yüce dağdan aşan yollar bizimdir.

Belimizde kılıcımız Kirmani,
Taşı deler mızrağımın temreni.
Hakkımızda devlet etmiş fermanı,
Ferman padişahın,dağlar bizimdir.

Dadaloğlu'm bir gün kavga kurulur,
Öter tüfek davlumbazlar vurulur.
Nice koç yiğitler yere serilir,
Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir.
Dadaloğlu

4. Aşağıdaki cümlelerde verilen çekimli fiilleri yapı bakımından (ek ve köklerine ayırarak) inceleyiniz.

Bu deneme sınavında birinci olmalıyım.

Gözünden akan bir damla yağmur olsaydım.

O, gittikçe güzelleşiyor.

İş için yüzlerce kişi başvurmuştu.

Seven bu gönül seni asla terk etmeyecek.


5. Aşağıdaki eylemleri kip, kişi ve zaman bakımından inceleyiniz.

Gelecekler
Okumalıydı
Sevse
Bilmişsin

6. Aşağıdaki cümlelerin yanına öznel mi nesnel mi olduklarını yazınız.

Bizim takımın yeni formasındaki renk uyumu mükemmel olmuş.

Bizim takım , maçta rakibin sağ kanadına yüklendi ve buradan toplam on dört atak gerçekleştirdi.


7. Aşağıdaki cümlelerin öğelerini ayırarak gösteriniz.

Gecenin yalnızlığında sadece seni düşünürüm

Ben bu yüzden yalnızlığa hasretim .

Gemi ufukta yavaş yavaş kayboluyordu.

Bu kıyı kasabasına her yaz gelirim.

Bu şehirde tüm sokaklar seni düşünür.

O buğulu gözlerinde parlak yıldızları seyrettim.


8. Aşağıdaki cümlede geçen ek-fiilleri bulup görevini yazınız.

Benim en iyi arkadaşım sendin.

İlk geçen araba sarıydı.

Kitap için bir yayınevi ile anlaşacakmış.

9. Aşağıdaki fiili istenilen biçimde çekimleyiniz.

koş - eylemini şart kipiyle, 1. tekil şahısla, çekimleyiniz.

10. Aşağıdaki koyu yazılı fiillerin yapılarını ve bu fiilerin zamanın yapısını yazınız.

Burada her zaman tanıdık insanlara rastlayabilirsiniz.

Kalbim Ege’de kaldı.

Hep birlikte geziye gitmiştik.

20 Aralık 2008 Cumartesi

* BEŞ KÜÇÜK ÖYKÜ - BEŞ BÜYÜK YAŞAM DERSİ



1.ÖYKÜ:
KERTENKELEDEN YAŞAM DERSİ

Japonya'da yaşanmış gerçek bir olay şöyledir: Evini yeniden dekore ettirmek isteyen Japon bunun için bir duvarı yıkar. Japon evlerinde genellikle iki tahta duvar arasında çukur bir boşluk bulunur. Duvarı yıkarken, orada dışardan gelen bir çivinin ayağına battığı için sıkışmış bir kertenkele görür. Adam bunu gördüğünde kendini kötü hisseder ve aynı zamanda meraklanır da kertenkelenin ayağına çakılmış çiviyi görünce.

Muhtemelen bu çivi 10 yıl önce, ev yapılırken çakılmıştı. Peki nasıl olmuş da kertenkele bu pozisyonda hiç kıpırdamadan 10 yıl boyunca yaşamayı başarmış ? Karanlık bir duvar boşluğunda hiç kıpırdamadan 10 yıl boyunca yaşamak çok zor olmalı.

Böylece adam çalışmayı bırakır ve kertenkeleyi izlemeye başlar. Sonra nereden çıktığını farkedemediği başka bir kertenkele gelir ağzında taşıdığı yemekle... Adamı sersemletir gördüğü manzara. Bu nasıl bir sevgi? Ayağı çivilenmiş kertenkele, 10 yıldır diğer kertenkele tarafından beslenmektedir...



2.ÖYKÜ:
GELECEĞİNİ BİLİYORDUM !

Savaşın en kanlı günlerinden biri. Asker, en iyi arkadaşının az ileride kanlar içinde yere düştüğünü görür. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar. Asker teğmene koştu.
- Teğmenim, fırlayıp arkadaşımı alıp gelebilir miyim?
"Delirdin mi? der gibi baktı teğmen.
- Gitmeye değer mi? Arkadaşın delik deşik olmuş. Büyük olasılıkla ölmüştür bile. Kendi hayatını da tehlikeye atma
Asker ısrar etti. Teğmen:
- Peki... Git o zaman ...
İnanılması güç bir mucize. Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı koşa koşa döndü. Birlikte siperin içine yuvarlandılar. Teğmen, kanlar içindeki askeri muayene etti. Sonra onu sipere taşıyan askere döndü:
- Sana değmez, hayatını tehlikeye atmana değmez, demiştim. Bak haklı çıktım. Bu zaten ölmüş dedi teğmen.
"Değdi teğmenim" dedi asker.
- Nasıl değdi?" dedi teğmen.
- Bu adam ölmüş görmüyor musun?
- Gene de değdi komutanım. Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı. Onun son sözlerini duymak dünyaya bedeldi benim için. Ve arkadaşının son sözlerini hıçkırarak tekrarladı teğmene:

"Geleceğini biliyordum !.." demişti arkadaşı...

"Geleceğini biliyordum !..."
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

3.ÖYKÜ:
İNSANI DÜZELTMEK

Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonra pazar sabahı kalktığında bütün haftanın yorgunluğunu çıkarmak için eline gazetesini aldı ve bütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını düsündü. Tam bunları düşünürken oğlu koşarak geldi ve sinemaya ne zaman gideceklerini sordu. Baba oğluna söz vermişti bu hafta sonu sinemaya götürecekti ama hiç dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu.

Sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti. Önce dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna eğer bu haritayı düzeltebilirsen seni sinemaya götüreceğim dedi. Sonra düsündü; oh be kurtuldum en iyi coğrafya profesörünü bile getirsen bu haritayı akşama kadar düzeltemez.

Aradan on dakika geçtikten sonra oğlu babasının yanına koşarak geldi ve baba haritayı düzelttim, artık sinemaya gidebiliriz dedi. Adam önce inanamadı ve görmek istedi. Gördüğünde de hayretler içinde kaldı ve bunu nasıl yaptığını sordu.
Çocuk şöyle cevap verdi :
Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan vardı.
VE BEN O İNSANI DÜZELTTİĞİM ZAMAN
DÜNYA KENDİLİĞİNDEN DÜZELMİŞTİ...

4.ÖYKÜ:
SEVGİYİ BİLENLER

Bir gün sormuşlar ermişlerden birine: "Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?"diye. "Bakın göstereyim" demiş ermiş:

Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da "derviş kaşıkları" denilen bir metre boyunda kaşıklar. Ermiş "Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz" diye bir de şart koymuş. "Peki" demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan.

Bunun üzerine "Şimdi..." demiş ermiş. "Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe." Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. "Buyurun" deyince her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, karşısındaki kardeşine uzatarak içmişler çorbalarını. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan.
"İşte" demiş ermiş. "Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz.

Şunu da unutmayın: Hayat pazarında alan değil, veren kazançlıdır her zaman..."

5.ÖYKÜ:
YAŞAMIN FISILTISINI DİNLE ...

Genç bir yönetici, yeni Jaguar'ı içinde kurulmuş, biraz da hızlıca, bir mahalleden geçiyordu. Park etmiş arabaların arasından yola fırlayan bir çocuk olabilir düşüncesiyle dikkatini daha çok yol kenarına vermişti. Bir şeyin yola fırladığını görünce hemen fren yaptı ama aracı durana kadar geçen mesafede yola çocuk fırlamadı. Bunun yerine, yepyeni arabasının yan kapısına büyükçe bir taş çarptı.

Adam hızlıca frene yüklendi ve taşın fırlatıldığı boşluğa doğru geri geri gitti. Sinirlenmiş olan genç adam arabasından fırladı ve taşı atan çocuğu kaptığı gibi yakında park etmiş olan bir arabanın gövdesine sıkıştırdı. Bunu yaparken de bağırıyordu:
- Sen ne yaptığını sanıyorsun serseri? Bu yaptığın ne demek oluyor? O gördüğün yepyeni ve pahalı bir araba ve attığın o taşın mahvettiği yeri düzelttirmek için kaportacıya bir sürü para ödemek zorunda kalacağım. Neden yaptın bunu ?

Küçük çocuk üzgün ve suçlu bir tavır içindeydi.
- Lütfen amca, lütfen kızmayın. Ben çok üzgünüm ama başka ne yapabilirdim, bilemedim. Taşı attım, çünkü işaret etmeme rağmen diğer arabalar durmadı.
Çocuk, gözlerinden süzülen yaşları elinin tersiyle silerek park etmiş bir aracın arkasına işaret etti.
- Abim orada. Yokuştan aşağı yuvarlandı ve tekerlekli sandalyesinden düştü ve ben onu kaldıramıyorum.
Çocuğun şimdi hıçkırıklardan omuzları sarsılıyordu ve şaşkın adama sordu:
- Onu kaldırıp tekerlekli sandalyesine oturtmama yardım edebilir misiniz? Sanırım abim yaralandı ve benim için çok ağır.

Genç yönetici ne diyeceğini bilemez halde boğazındaki düğümden yutkunarak kurtulmaya çalıştı. Yerde yatan sakat çocuğu kaldırıp tekerlekli sandalyesine oturttu, cebinden temiz ve ütülü mendilini çıkartıp, çeşitli yerlerinde oluşmuş ve kanayan yara ve sıyrıkları dikkatlice silmeye çalıştı. Bir şeyler söyleyemeyecek kadar duygulanmış olan genç adam, abisinin tekerlekli sandalyesini iterek yavaş yavaş uzaklaşan çocuğun ardından bakakaldı. Jaguar marka arabasına geri dönüşü yavaş yavaş oldu ve yol ona çok uzun geldi. Arabanın yan kapısında taşın bıraktığı iz çok derin ve net görülür şekildeydi ama adam orayı hiç bir zaman tamir ettirmedi.
Oradaki izi, şu mesajı hiç unutmamak için sakladı:

Hiç bir zaman yaşamın içinden, seni durdurmak ve dikkatini çekmek için birilerinin taş atmasına mecbur kalacağı kadar hızlı geçme. Tanrı ruhumuza fısıldar ve kalbimizle konuşur. Bazen, onu dinlemek için vaktimiz olmuyorsa, bize taş fırlatmak zorunda kalır.
Fısıltıyı dinle veya taşı bekle.


Seçim senin...
.
Öyküler, sanal ortamda yayınlanan
Günlük Memleket Gazetesi'nden alıntılanmıştır.
http://www.memleket.com.tr/news_detail.php?id=24323&uniq_id=1230300217

7 Aralık 2008 Pazar

* FİİL (EYLEM) KONULU ÇALIŞMA KAĞIDI


Sevgili öğrenciler,

fiil (eylem) konusunda birikiminizi sınamanız için geçtiğimiz hafta bir çalışma kağıdı yayınlamıştım.

Doğru yanıtları içeren çözüm kağıdını, 13 Aralık 2008-Cumartesi günü denizceedebiyat'ta yayınlayacağımı belirtmiştim.

İşte yanıtları içeren çözüm kağıdı:


1. Aşağıdaki cümlelerde bulunan fiillerin hangi zaman ve kişide çekimlendiklerini yazınız.

Seni durakta çok bekledi.
(Görülen geçmiş zaman/Üçüncü tekil şahıs)
Önerdiğin kitabı alacağım.
( Gelecek zaman/Birinci tekil şahıs)
Bu konuyu birlikte seçmişler.
(Öğrenilen geçmiş zaman/Üçüncü çoğul şahıs)

2. Aşağıdaki cümlelerde bulunan fiillerin dilek kiplerinden hangileriyle ve hangi şahısta çekimlendiklerini yazınız.

Bunu hiçbir zaman aklından çıkarmamalısın.
(Gereklilik kipi/İkinci tekil şahıs)
Bu günlerimi babam görebilse.
(Şart kipi/Üçüncü tekil şahıs)

3. Koş- fiilini gelecek zaman, olumsuz, 3. çoğul şahsa göre çekimleyiniz.

Koşmayacaklar

4. Aşağıdaki cümlelerde bulunan ek-fiillerin altını çiziniz ve ek-fiillerin hangi zaman ve şahsa ait olduklarını yazınız.

Turnuvada en başarılı bizdik.
(Görülen geçmiş zaman/Birinci çoğul şahıs)
O akşam çok güzelmişsin.
(Öğrenilen geçmiş zaman/İkinci tekil şahıs)
Babam çok heyecanlıdır.
(Geniş zaman/Üçüncü tekil şahıs)

5. Aşağıdaki kelimelerden ek-fiil olanların altını çiziniz. Bu kelimelerin aynı şahıs ve kipte olumsuz çekimlerini yapınız.

üzülüyorum temizlendi çalışkansak.
(çalışkan değilsek)
kapalıymış yıkadık öğrenciyim.
(kapalı değilmiş/ öğrenci değilim)

6. Aşağıdaki cümlelerde bulunan ek-fiillerin (ek eylem) zamanlarını ve şahıslarını yazınız.

Arkadaşımın odası oldukça genişmiş.
(Öğrenilen geçmiş zaman/Üçüncü tekil şahıs)
Yıllar önce çok zengindin.
(Görülen geçmiş zaman/İkinci tekil şahıs)
Söz ettiğiniz bu kitapsa okurum.
(Şart kipi/Üçüncü tekil şahıs)
Yayıncılıkta en başarılı grup sizsiniz.
(Geniş zaman/ İkinci çoğul şahıs)

7. “Çalışkan” kelimesinin ek-fiil, görülen geçmiş zaman, 1. tekil şahıs çekimini yapınız.
Çalışkandım

8. “Fakir değil misin?” kelimesi ek fiilin hangi zaman ve şahsında çekimlenmiştir?
Geniş zaman/İkinci tekil şahıs

9. Aşağıdaki cümlelerde bulunan yardımcı fillerle yapılan birleşik fiillerin ( yardımcı birleşik fiillerin ) yazımında yanlışlık yapılmıştır. Bunları doğru şekilde yazınız.

Senin beni sevdiğini his ettim.
hissettim
Yeni aldığım kitap kayıp oldu.
kayboldu
Arkadaklarımı görünce çok mutluoldum.
mutlu oldum
Onun teklifini red ettim.
reddettim

10. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili kelimelerin fiil mi, ek fiil mi, birleşik fiil mi olduklarını altlarına yazınız.

Söyledikleri uzun yıllar aklımdan çıkmadı.
(Birleşik fiil)
Orası, buralardan çok daha güzelmiş.
(Ek fiil)
Bu problemleri çözmeni emrediyorum.
(Birleşik fiil)
Olaydan onun da haberi yokmuş.
(Ek fiil)
Sınavı kazandığını duyunca çok sevindi.
(Fiil)
Fatih, 1453’te İstanbul’u fethetti.
(Birleşik fiil)


11. “Sor-“ fiilini gelecek zaman, olumlu, 2. tekil şahısta çekimleyiniz.
Soracaksın

12. “Yaz-“ fiilinin gereklilik kipi, olumsuz, 1. tekil şahıs çekimini yapınız.
Yazmamalıyım

13. Aşağıdaki cümlelerde bulunan fiiller hangi kipte ( haber kipi / dilek kipi) çekimlenmiştir? Yazınız.

Buraları hemen temizlesin!
(Dilek kipi)
Trene yetişmek için acele etmelisiniz.
(Dilek kipi)
Fuardan yeni kitaplar alacağız.
(Haber kipi)
Sabahtan akşama kadar bizi bekledi.
(Haber kipi)

14. Aşağıda bulunan fiilleri eklerine ayırarak örnekteki gibi inceleyiniz.

“ kızdık – koşmasak – biliyor musun – okumuş mu “

Örnek:
sev-me-y-ecek-ler
me: olumsuzluk eki
y: yardımcı ses(kaynaştırma)
ecek: gelecek zaman eki
ler: 3. çoğul şahıs eki


kız-dı-k
dı: görülen geçmiş zaman
k: birinci çoğul şahıs eki

koş-ma-sa-k
ma: olumsuzluk eki
sa: şart kipi
k: birinci çoğul şahıs eki

bil-i-yor-mu-sun
i: yardımcı ünlü
yor: şimdiki zaman eki
mu: soru eki
sun: ikinci tekil şahıs eki

oku-muş-mu
muş: öğrenilen geçmiş zaman
mu. soru eki

15. Aşağıdaki cümlelerin yüklemlerini bulunuz; yüklem olan sözcüklerin çekimli fiil mi, ekfiil almış isim soylu sözcük mü olduğunu belirtiniz.

Azıcık yemek yiyince canlandı.
Fiiil
Adam bize sıcak davrandı.
Fiil
Babacığımda çok kitap vardı.
Ek fiil
Bu çocuk çok akıllıydı.
Ek fiil

16. Aşağıdaki cümlelerin yüklemlerini bulunuz; ek fiilin hangi kipleriyle çekimli olduklarını yazınız.

O gün sizi arayan bizdik.
(Görülen geçmiş zaman)
Bu elbise güzelmiş.
(Öğrenilen geçmiş zaman)
Ben kolejde öğrenciyim.
(Geniş zaman)

17. “Aradığım kitap sendeymiş.” cümlesini, görülen geçmiş zaman, olumsuz, soru biçimine uyarlayınız.
Aradığım kitap sende değil miydi?

18. “Bütün çocuklar güzeldi” cümlesini geniş zaman, olumsuz, soru biçimi ile yazınız.
Bütün çocuklar güzel değil midir?

19. Aşağıdaki cümlelerin yüklemlerini bulunuz. Yüklem olan sözcüklerin basit fiil mi, birleşik fiil (yardımcı birleşik fiil ) mi olduklarını belirtiniz.

Fatih, 1453’te İstanbul’u fethetti.
Birleşik fiil
Bahçede çalışan komşumuza yardım ettim.
Birleşik fiil
Sınavı kazandığını duyunca çok sevindi.
Fiil
Kardeşi yine hasta olmuş.
Birleşik fiil

Başarılı öğrencileri kutluyorum.

Hazırlayan: Deniz İLMAK
.