KORKUNÇ YAZGIMIZ: KÜRESEL ISINMA...

Sizce etkileyici Türkçe derslerinin en belirgin özelliği nedir?

22 Mart 2008 Cumartesi

* ÖYKÜ YARIŞMASI SONUÇLANDI... KAZANAN ÖYKÜ...

Ve internet oylaması bitti!.. 4342 oyun kullanıldığı “Öykü Tamamlama Yarışması”nın kazananı, 2179 oy alarak % 50 oranında tercih edilen Sevgili DOĞA AKÇAY…

Yarışmaya Ankara’dan katılan Sevgili Doğa’yı “Hayalsiz Dünya” başlıklı harika öyküsünden ve elde ettiği başarıdan ötürü kutluyoruz…

Yarışmanın 2.’si yine Ankara’dan; Sevgili ORTAÇ GENÇ “Umutları Yıkan Bomba” başlıklı öyküsüyle 1765 oy aldı ve ikinci oldu…

Diğer yazarlar, öyküleri ve aldıkları oylar şöyle:

3. Ankara’dan ECE ÖZGE ATASOY, “Minik Yürekte Büyük Umutlar”… Aldığı oy:208

4. Diyarbakır’dan ALİ YAVUZ KELEŞ, “Ayağını Keşfeden Çocuk”… Aldığı oy: 118

5. Ankara’dan EDA KIRDEMİR, “Umut ve Düşleri”… Aldığı oy: 72

Genç öykü yazarlarımızı yürekten kutluyor ve yaşamlarında edebiyata hep yer ayırmalarını diliyoruz… Aslında tümünü birer ürün yarattıkları ve ürünlerini eleştiriye açtıkları için kutluyoruz…
















Bir kutlama da Denizceedebiyat’ın sevgili ziyaretçilerine… Yalnızca anketi dolduran ziyaretçilerin 4342 kişi olduğunu düşününce gönül rahatlığıyla “binlerce” diyoruz… Evet, binlerce ziyaretçimize sanata, edebiyata, öyküye zaman ayırdıkları için sonsuz teşekkürler…

Başka bir zamanda, başka bir edebiyat etkinliğinde buluşmak üzere, sizi kazanan öyküyle baş başa bırakıyoruz…


(Sevgili Doğa Akçay'ın ödülü olan "yazarından Doğa Akçay adına imzalı kitap", pazartesi günü itibariyle kendisine iletilecektir)


HAYALSİZ DÜNYA

Küçük çocuk, odasının penceresinden uzun uzun sokağı izledi. Önce taksi durduran yaşlı adamı, sonra okullarına giden renk renk üniformalar giymiş öğrencileri, daha sonra elinde bir buket çiçekle koşturan kızı, soğan satan kamyoneti, dükkanının kepenklerini gürültüyle açan ayakkabı tamircisini gördü...

Ellerini ayaklarına götürdü; Yüzünü tuhaf bir hüzün kapladı... "Düşlediğim dünya bu kadarcık mı? Daha ötesi yok mu?.." diye geçirdi içinden. Saate baktı, dokuz buçuk olmuştu...


Tüm aileyi acıya boğan o korkunç günü anımsadı birden. Okul çıkışında hemen her gün arkadaşlarıyla, mahalle bakkalı önündeki bankta sohbet eder, şakalaşırlardı.Yine o günlerden biriydi,şakalaşıyor, gülüşüyorlardı.
Bir hafta önce büyükannesini kaybetmişti. Evde yas vardı dualar okunuyordu. Büyükannesi, dedesinin ölümünden sonra onlarla birlikte yaşamaya başlamıştı. Gerçi kendi evinden ayrılmak istememişti, 38 yıllık eşini kaybetmenin acısı onu oldukça yaralamıştı. Anılarıyla baş başa kalmak istemişti ama çocukları buna izin veremezlerdi. O da artık oldukça yaşlanmıştı ve bakıma ihtiyacı vardı. Eşinin ardından gitmekte gecikmedi, yaşlı kalbi üzüntüye daha fazla dayanamamıştı.

Arkadaşları Cem'in büyükannesini ne çok sevdiğini biliyor ve bu zor günlerde destek olmaya çalışıyorlardı. Kafasını dağıtmak, düşüncelerinden uzaklaştırmak için yalnız bırakmıyorlardı. İşte böyle bir gün yine bakkalın önündeydiler. Üzerlerine doğru hızla gelen aracı önce fark etmediler. Fark ettiklerinde çok geçti, diğer arkadaşları kendilerini kenara atmış ancak Cem, bankla söğüt ağacı arasında kalmış kıpırdayamamıştı. İlk anda gördüğü sadece kandı, oluk oluk akan kan. Aslında ne olduğunu bile anlayamıyordu. Bağıranlarla, koşuşanlarla doldu çevresi.İşte o anda far ketti ayağından bir parçanın koptuğunu.

Bayılmıştı... Kaç kez ameliyat geçirdiğini bile hatırlamıyordu artık. Ama hala, hemen her gece üzerlerine doğru hızla gelen aracı ve sakat kalmasına neden olan sürücünün kullandığı aracın lastiklerinin, küçücük ayağını kopardıktan sonra bile düştüğü dere tahtası üstünde hızla döndüğünü görüyor ve ter içinde uyanıyordu uykusundan.

Bu gün, büyük gün olacaktı... Bir saat sonra, tekerlekli sandalyeden kurtulacaktı. Protez ayak hayali gerçekleşmek üzereydi. İsminin açıklanmasını istemeyen bir hayırsever yaşadıklarını duymuş ve örnek davranışıyla küçük bir çocuğun hayallerini, O’nu yaşamdan koparan dünyaya geri dönmesini sağlamak için yardıma koşmuştu.

Artık, düşlerinin dünyası bu kadar değildi, sonsuza koşabilecek kadar umudu, hayalleri vardı. Küçücük kalbi deli gibi atıyor, gözlerinden yaşlar süzülüyordu…
.
Doğa Akçay
Öğrenci (6.Sınıf) - Ankara


*Anımsatma: Öykü girişindeki koyu-italik yazılmış bölüm Denizceedebiyat tarafından verilmiş ve genç yazarımız, bu girişi sürdürerek öyküsünü tamamlamıştı.
.

Hiç yorum yok: